Sancaktepe’nin Escort Krallığı

Sancaktepe escort Sibel, Sancaktepe’nin kenar mahallerinden birinde yaşıyordu. İstanbul’a altı yıl önce gelmişti; ilk zamanlarda bir tekstil atölyesinde çalıştı, sonra oradan oraya sürüklendi. Şimdi 32 yaşındaydı ve geceleri, Samandıra civarındaki ıssız sokaklarda görünen, görünmemeyi tercih eden kadınlardandı.

Hayat kadını olmuştu ama bu onun kim olduğu anlamına gelmiyordu. Gündüzleri kitap okur, yaşadığı bodrum katta sessizce kendi dünyasında yaşardı. Komşuları onu sadece “üst kata çıkan sessiz kadın” olarak bilirdi. Ne soran vardı ne ilgilenen. İstanbul’un kalabalığı içinde görünmeyen bir hayattı onunki.

Bir Durağın Sessizliği

O gece hava serin, sokaklar ise her zamankinden boştu. Sibel, her zaman durduğu dolmuş durağına yaklaşırken, telefon ışığını yüzüne tutan bir polis arabası yanaştı. Korktu. Bu tür durumlar her zaman tehlikeliydi. Ama arabadan inen memur gergin değildi. “Kızım, burada ne işin var bu saatte?” dedi. Cevap vermedi, gözlerini kaçırdı. Adam bir sigara yaktı, sonra kendi cebinden bir çikolata çıkarıp uzattı. “Benim kız da senin yaşlarında. Bir gün kaybolup gitse, içim yanar,” dedi.

Sancaktepe escort Sibel şaşırdı. Beklemediği bir şefkatti bu. Alıştığı şeyler küfür, korku ve çaresizlikti. O gece kimseyle konuşmadı, sadece durdu. Arabalar geçmedi, müşteri çıkmadı. Belki de böylesi daha iyiydi. Kendiyle kalabildiği nadir anlardan biriydi.

Sabaha karşı eve dönerken, yolda duran kediyi kucağına aldı. Yavaş yavaş yürüdü. Kedi mırlıyordu, Sibel’in elleri ise titriyordu. Hayat hâlâ zordu, hâlâ yalnızdı. Ama o sabah ilk kez, kendi adını içinden fısıldadı. Unutmamak için. Çünkü bazı hayatlar, sadece hatırlanmakla ayakta kalırdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir