
Tuzla escort sahil şeridi geceleri farklı bir yüz taşırdı. Gün içinde çocuk sesleri, balıkçıların motorları, çay bahçelerinin kalabalığı varken; gece olduğunda sessizlik ağır bir gölge gibi inerdi kentin üzerine. Melis, o sessizliğin içinde yürüyordu yine. Yirmi üç yaşındaydı ama hayat onu olduğundan çok daha büyük göstermişti. Gözlerinin altındaki morluklar, omuzlarına çökmüş yorgunluk… Hiçbiri onun yaşına yakışmıyordu.
Melis, Tuzla escort ara sokaklarını avucunun içi gibi bilirdi. Çünkü hayatın zor yüzüyle ilk kez buralarda tanışmıştı. Evden kaçmamıştı; aksine ev onu itmişti. Babasının olgun ilgisizliği, üvey annenin ezici baskısı derken bir gün eşyalarını toplayıp sığınacak hiçbir yer bulamamıştı. Birkaç gün sokaklarda kaldı, sonra tanıdığı biri ona “kısa yoldan para kazanabileceği” bir iş teklif etti. Melis reddetmedi. Çünkü başka seçeneği yoktu. Karnı aç, cebinde para yok, hayatta kalmaktan başka derdi olmayan genç bir kızdı.
Götten Veren
O günden sonra Melis’in geceleri hep aynı geçti: sahil, arabalar, sokak lambalarının altında bekleyiş… İnsanların bakışları çoğu zaman acımasızdı. Kimisi onu gördüğünde fahişe yolunu değiştiriyor, kimisi rahatsız edici şekilde süzüyor, kimisi de ona sanki insan değilmiş gibi davranıyordu. Ama Melis’in en çok canını yakan şey buydu: kimsenin onu bir insan gibi görmemesi.
O gece, hava normalden daha soğuktu. Rüzgâr, Marmara’dan sert esiyor; Melis’in ince montunu delip geçiyordu. Ellerini cebine sokup götten yürürken aklı sürekli gelecekteydi… “Bir gelecek var mı ki?” diye düşünüyordu. Hayatına dair bir planı, bir hayali yoktu artık. Yıllardır içinde taşıdığı umutları rüzgâr alıp götürmüştü.
Sahilin boş bir köşesinde durup denize baktı. Dalgalar karanlıkta bir ileri bir geri hareket ediyor, Melis’e hayatın gelip gidişini hatırlatıyordu. “Ben de böyle savruluyorum işte,” dedi kendi kendine. “Ama nereye vuracağım belli değil.”
Tam o sırada yaşlı bir balıkçı ateşli yaklaştı. Elinde termosla çay taşır gibi bir hâli vardı.
“Üşümüşsün kızım. Çay ister misin?” diye sordu.
Melis şaşırdı. Uzun zamandır kimse ona ‘kızım’ diye hitap etmemişti. Şüpheyle baksada adamın gözlerinde kötü bir niyet görmedi.
Bir yanıt yazın