
Ümraniye escort dar sokaklarında her akşam aynı rüzgâr eserdi; sokak lambalarının sarı ışığı, kaldırımlara düşen gölgeleri daha da derinleştirirdi. Elif, o gölgelerin arasından ağır adımlarla yürüyordu. Yirmi iki yaşındaydı ama omuzlarında bir ömürlük yük taşıyordu. Çocukluktan beri içine işlemiş yoksulluk, onu hep istemediği yollara doğru itmişti. Bazı geceler “Ben nasıl buraya geldim?” diye sorardı kendine, fakat cevaplar hep aynı duvara çarpar, sessizliğe gömülürdü.
Elif, hayatın sertlikleriyle erken tanışmıştı. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesi ise yıllardır hastaydı. Evde tek çalışan oydu ama bir türlü düzenli bir iş bulamıyordu. Borçlar birikmiş, elektrik faturaları masanın üzerinde sararmış kâğıtlar gibi yığılıp kalmıştı. Bir gün çaresizlik, ondan daha götten güçlü çıktı; kendini istemediği bir hayatın içinde buldu. İnsanların bakışlarına aldırmamaya çalışsa da her adımında içi biraz daha ağırlaşıyordu.
O gece de içi sıkışmıştı. Ümraniye escort Alemdağ Caddesi’nin kenarında bir banka oturup derin bir nefes aldı. Yağmur hafif hafif çiselemeye başlamıştı. Sokaktan geçen insanların hızlı adımları ona hep aynı şeyi hatırlatıyordu: Hayat kimseyi beklemiyordu. Ama Elif artık yorulmuştu; herkesten, her şeyden çok kendinden yorulmuştu.
Telefonuna gelen bir mesajla irkildi. Kirayı isteyen ev sahibi yine baskı yapıyordu. Gözleri doldu. “Böyle devam edemem…” diye mırıldandı. İçinde küçücük bir umut kırıntısı vardı ama o kırıntı bile her gün biraz daha sönüyordu.
Tam o sırada, her zaman uğradığı kırtasiyenin sert sahibi olan yaşlı kadın, Ayten teyze, onu fark etti. Elif’in yanına oturup, “Yavrum sen iyi misin? Bugün çok solgunsun,” dedi. Elif ilk kez biriyle konuşmak istediğini hissetti. Utanarak, saklayarak, eksilterek de olsa yaşadıklarından bahsetti. Ayten teyze ise onu yargılamadı; aksine, sessizce elini tuttu.
Bir yanıt yazın